Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çocukların zihinsel gelişiminde etkili vazgeçilmezlerden biri...

Çeviri: Saliha Gürbüz     Hayal ediniz ki, bir sihirli madde var, bu madde çocuğunuzun sakince oturmasını ve dikkatlice dinlemesini sağlıyor, aynı zamanda hayal gücünü canlandırıyor ve kelime haznesini geliştiriyor, yine çocuğun kendisini başka insanların yerine koyabilme ve onlarla duygu alışverişinde bulunabilme yetisini geliştiriyor, kendine güvenini arttırıyor ve çocuğun cesaret ve umut ile geleceğe bakmasını sağlıyor. Aynen böyle çocuk beynini uyaran süper bir şey var. Bunun için hiç bir ödeme yapmıyorsunuz ücretsiz, üstelik bunu çocuklarınıza verdiğinizde üstüne bir şeyleri geri alıyorsunuz. Bunlar: Yakınlık, güven ve çocuğun gözlerindeki pırıltı. Bu karşılığı ödenemeyen sihirli madde çocuklarımıza anlattığımız veya okuduğumuz masallardır. Masal saatleri eğitimin en değerli aşamasını teşkil eder. Eğer öğrenilecek konu çocuğu etkiler heyecanlandırırsa, beyindeki duygu merkezleri aktif hale getirilir, sinir hücreleri arasında yeni bağlantıların oluşumunu geliştiren gerekli tüm

André Stern hiç okula gitmemiş 42 yaşında bir çocuk

Çeviri: Saliha Gürbüz                André Stern'in okulsuz hayatından kesitler. Birebir çeviri değildir. “Adım André Stern ben hiç okula gitmemiş 42 yaşında bir çocuğum. Büyüdüğüm Fransa’da okula gitme mecburiyeti yoktur.” Kırk yıl önce André’nin her ikisi de pedagog olan anne ve babası oğullarını okula göndermemeye ve de ders aldırmamaya karar verdiler.  Bu onun için değişik bir şey değildi çünkü küçük André başka türlüsünü bilmiyordu. André şuan bir baba, artık okul konusu ile daha bilinçli bir şekilde ilgileniyor. “Antonin benim oğlum, kendisi dört yaşında. Beni vazgeçilemez yapan kişi odur. Eşim ve ben Antonin’i okula göndermeme kararını birlikte aldık fakat kendisi özellikle gitmek isterse o başka…” André meslek olarak müzisyenlik, gitar imalatçısı, gazetecilik ve yazarlık yapıyor. Okula gitmemiş olması hiçbir şey öğrenmemiş olduğunu ifade etmiyor. Sadece onun öğrenim şekli farklı. “Benim süregelen çocukluğumun temel meşguliyeti oyun oynamaktır. Kendi kend

Richard David Precht

Felsefeyi, nörobilimden psikolojiye dek yepyeni bir biçimle tanıtan Precht bu videoda Almanyadaki okul sistemini çocuklara yapılan hainlik olarak nitelendiriyor. Acaba bu videoda konu edilenler arasında bizim okul sistemimizle de benzerlikler var mı? Bu videoda Yazar Richard David Precht'in "Anna, die Schule und der liebe Gott" adlı kitabı hakkında konuşuluyor. Bire bir çeviri değildir. Kitabın yankılarından ortaya çıkan sorulara yanıt olarak kitabında dile getirdiği düşüncelerini aktarıyor Filozof- Yazar Precht. Videoda:  -  Biz aramızda düşünsek 6 - 18 yaş çocukların yaşantısı ile ilgili faydalı ne yapabiliriz, diyelim ki okul diye bir şey yok. Adına okul deriz ya da başka bir şey, bir buluş yapma yolunda düşünürüz. Yardım alırız, gelişim psikologlarına, öğrenim teorisyenlerine sorarız, pedagoglar çağırırız, öğrenmenin nasıl olduğunu öğrenmek için en doğru zaman ve ortamın nasıl ne zaman olacağını hangi şartlarda en iyi öğrenmenin gerçekleşeceğini araştırıp

Hediyelik Beş Mark - Das Fünfmarkstück

HEDİYELİK BEŞ MARK Özgün adı: Das Fünfmarkstück -  Klaus Kordon Çeviri: Saliha Gürbüz Kıvrak Olmak Yetiştirme yurdunun uzun koridoru sessizdi, o anda. Koridora açılan oda kapılarının hiçbirinin ardında gülüşme, tartışma ve küfürleşme yoktu. Hava sıcaktı, herkes sahilde, suya dalıyor ya da kumdan kaleler yapıyordu. Michi parmaklarının ucuna basarak yürüdü. Eğer odalardan birinde birisi kalmışsa bu sessizlikte onun adımlarını duyabilirdi. İşte 12 Numaralı oda! Beş gün oldu Michi, Andi, Tom ve Mücke bu odada kalıyorlar. Michi elini kapının koluna attığında, terlemesi iyice arttı. Sıcaklık öylesine fazlaydı ki, sanki bina çıtırdamaya başlayacakmış gibi hissediliyordu. Oysa Michi şu an içi yandığı için terliyordu. Michi kimsenin gelmediğinden emin olmak için, koridora tekrar hızlıca bir göz attı, kapının kolunu bastırdı ve açılan kapının aralığından başını içeriye doğru uzattı. İçeride kimse yoktu. Andi, Tom, Mücke ve kendisinin yatakları sabah bıraktıkları gibi düzgünce duruy

WITTGENSTEIN Logisch-philosophische Abhandlung

Wittgenstein Çeviri: Saliha Gürbüz Bu kitabı belki sadece, burada ifade edilen düşünceleri ya da benzerlerini, kendisi de bir ara düşünmüş olan kişi anlayacaktır. Bu bir ders kitabı değildir. Bu kitap amacına - eğer bunu okuyan anlayışla okur ve ona zevk verirse- ulaşmış olacaktır. Bu kitap felsefe sorunları ile uğraşıyor ve zannediyorum ki, bu problemlerin sorunsallaştırılması dilimizin mantığının yanlış anlaşılmasına dayanan sorunlardan oluşuyor. Kitabın neredeyse bütün anlamı kelimelerle ifade edilebilir. Söylenebilir olan zaten kolayca söylenebilir, üzerinde konuşulamayacak olan hakkında sükût etmelidir. Bu kitap düşünceye – veya daha çok düşünceye değil de düşüncenin ifadelerine, bir sınır çizmek istiyor. Düşünceye bir sınır çizebilmek için, biz bu sınırın iki tarafını da düşünebilmeliyiz ( bu demek oluyor ki bizim düşünülemez olanı düşünebilmemiz gerekir). Bu sınır sadece dilin içine çizilebilir olacak, anlamsız olan sınırın öteki tarafında bulunan olacak. Be

Wolfgang Borchert - Mutfak Saati

Özgün adı: Die Küchenuhr (1947) Çeviri: Saliha Gürbüz Wolfgang Brochert   -  Alman şair, oyun ve öykü yazarı. II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan, şehirlerin yıkılması, ailelerin dağılması, ve savaş travmaları ile şekillenmiş bir edebiyat türü olan   Yıkım Edebiyatı 'nın (Almanca: Trümmerliteratur) en tanınmış yazarlarındandır. D: 20 Mayıs 1921 Hamburg - Ö: 20 Kasım 1947 Basel.  Onun uzaktan kendilerine doğru geldiğini gördüler, çünkü dikkat çekiyordu. Çok yaşlanmış bir siması vardı, fakat yürüyüşünden onun henüz yirmi yaşında olduğu anlaşılıyordu. Yaşlı yüzü onlara dönük banka oturdu. Ve onlara elindekini gösterdi. Bu bizim mutfak saatimiz idi dedi, güneşteki bankın üzerinde oturanların yüzlerine sıradan bakarak. Evet, ben onu buldum, ona bir şey olmamış. Elinde yuvarlak tabak beyazlığında bir saat tutuyor parmaklarıyla mavi boyalı rakamlarına dokunuyordu. Değerli bir şey değil dedi, özür diler gibi, bunu ben de biliyorum. Ve çok güzel de değil, beyaz cilalı bi

Wolfgang Borchert - Geceleri fareler uyur tabii ki...

Özgün adı: Nachts schlafen die Ratten doch - Çeviri: Saliha Gürbüz Wolfgang Brochert  -  Alman şair, oyun ve öykü yazarı. II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan, şehirlerin yıkılması, ailelerin dağılması, ve savaş travmaları ile şekillenmiş bir edebiyat türü olan  Yıkım Edebiyatı 'nın (Almanca: Trümmerliteratur) en tanınmış yazarlarındandır. D: 20 Mayıs 1921 Hamburg - Ö: 20 Kasım 1947 Basel.  Tek başına kalmış duvarın boş pencere oyuğu, erken akşam güneşinin mor kırmızı ışıklarıyla dolu esniyordu. Toz bulutu, sarp dizilmiş baca tuğlalarının kalıntıları arasından parıldıyor, yıkıntı yığını uyukluyordu. Gözleri kapalıydı, aniden ortalık daha da karardı. Birisinin gelip karşısında durduğunu fark etti, sessiz ve karanlık... İşte şimdi yakalandım! Diye geçirdi aklından. Fakat gözlerini hafifçe araladığında, karşısında fakirce bir pantolon giydirilmiş iki bacak gördü. Karşısında oldukça eğri büğrü duran bacaklar. Öyle ki; aradan karşısı görünüyordu. Pantolondan yukarıya doğ

SIGMUND FREUD

Sigmund Freud - Hauptwerke kitabından bir bölüm. Çeviri: Saliha Gürbüz Marksist teorideki satırlar beni hayrete düşürdü, sanki toplum türlerinin gelişmesi doğa tarihi sürecindeymiş, ya da sanki sosyal sınıflandırma değişimleri bir diyalektik aşama yolunda dağılmış bir durumdaymış gibi. Bu tespitleri tam olarak anlayabildiğimden emin değilim, kulağa materyalistmiş gibi gelmiyorlar, aksine daha çok okullarından Marks’ın da yolunun geçmiş olduğu, o karanlık Hegel’ce filozof yenilgisine benziyor. Tarihin başlangıcından beri en az insan güruhu arasında bile vuku bulması alışkanlık haline gelmiş olan, sınıf oluşumunu toplum içinde kavgaya tekrar yönlendirmek olan bu acemi düşüncemden nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. Sosyal farklılıkların temelinde nesil ve ırk farkları var olduğunu sanıyordum. Belli ki; Marksizm’in gücü, tarihi algılayışında ve onun üzerine temellendirilen geleceği kestirmesinde değil, aksine, insanların ekonomik şartlarının onların entelektüel, ahlaki ve sanatsal dav