WITTGENSTEIN Logisch-philosophische Abhandlung



Wittgenstein
Çeviri: Saliha Gürbüz

Bu kitabı belki sadece, burada ifade edilen düşünceleri ya da benzerlerini, kendisi de bir ara düşünmüş olan kişi anlayacaktır. Bu bir ders kitabı değildir. Bu kitap amacına - eğer bunu okuyan anlayışla okur ve ona zevk verirse- ulaşmış olacaktır.

Bu kitap felsefe sorunları ile uğraşıyor ve zannediyorum ki, bu problemlerin sorunsallaştırılması dilimizin mantığının yanlış anlaşılmasına dayanan sorunlardan oluşuyor. Kitabın neredeyse bütün anlamı kelimelerle ifade edilebilir. Söylenebilir olan zaten kolayca söylenebilir, üzerinde konuşulamayacak olan hakkında sükût etmelidir.

Bu kitap düşünceye – veya daha çok düşünceye değil de düşüncenin ifadelerine, bir sınır çizmek istiyor. Düşünceye bir sınır çizebilmek için, biz bu sınırın iki tarafını da düşünebilmeliyiz ( bu demek oluyor ki bizim düşünülemez olanı düşünebilmemiz gerekir).

Bu sınır sadece dilin içine çizilebilir olacak, anlamsız olan sınırın öteki tarafında bulunan olacak.

Benim çabalarım başka filozoflar ile ne kadar örtüşüyor, bunun hakkında fikir yürütmek istemiyorum. Benim burada yazdığım hiç de yeni bir şey değil, bu yüzden kaynak belirtmiyorum. Çünkü bu düşündüğümü benden önce başkasının düşünmüş olması umurumda değil.

Sadece şuna değinmek istiyorum ki, Freges’in önemli eserleri ve arkadaşım Bertrand Russel’in çalışmaları düşüncelerimin büyük bir bölümüne esin kaynağı oldu.

Eğer bu çalışmanın bir değeri varsa bu iki türlüdür. Birincisi, içinde düşünceler ifade edildiği için ve bu düşünceler iyi ifade edildikçe değeri o kadar artacaktır. Çivinin başına ne kadar isabet ettirildi ise. Ben olanaklı olandan uzakta olduğumun bilincindeyim, çünkü bu işin üstesinden gelebilmek için benim gücüm yeterli değil. Başkaları gelsin daha iyisini yapsın.

Buna rağmen burada bildirilen düşüncelerin gerçekliği bana dokunulmaz ve kesin görünüyor. Problemlerin büyük bir bölümünü nihayet çözdüğümü düşünüyorum. Eğer yanılmıyorsam, bu çalışmanın kıymeti ikinci olarak şurada ki, problemlerin çözümü için ne az uğraş verildiğini gösteriyor olmasıdır.

Dünya her şeydir, bu da durumun ta kendisidir.
Dünya olguların tümüdür, şeylerin değil.
Dünya olgularla belirlenir ve olguların tümü olduğuyla.
Olguların tümü neyin olay oluğunu ve olay olmayan her şeyin ne olduğunu belirler.
Mantıksal uzamdaki olgular dünyadır.
Dünya kendisini olgularda gösterir.
Biri durum olabilir ya da hiç durum olmayabilir ve gerisi aynı kalabilir.
Olgunun bir olayı tözü meydana getirendir. Töz nesnelerin birleşimidir.
Şey için tözün bir parçası olabilmek önemli.
Mantıkta hiç bir şey tesadüfî değildir: Şey tözde ortaya çıkabiliyorsa, o zaman tözün imkânı şeyin içinde çakışmış olmalı.

Dünyanın tözü olmasaydı, başka bir cümlenin anlamı varmış gibi, o cümlenin anlamından varmış gibi yola çıkılırdı.
Apaçık ortadadır ki, gerçek olan ve düşünülen dünya ile bir ortak noktası olması gerek.

Bu sağlam şekil nesnelerden oluşuyor.

Bu dünyanın tözü...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Wolfgang Borchert - Geceleri fareler uyur tabii ki...

Wolfgang Borchert - Mutfak Saati

André Stern hiç okula gitmemiş 42 yaşında bir çocuk